Discussion:
Müslümanlıkta "göt kılı" konuları, vb...
(too old to reply)
m***@compuplus.net
2013-06-22 08:07:02 UTC
Permalink
Kazlıçeşme mitinginden sonra bir TV muhabirine konuşan kadının "Erdoğanın götünün kılıyım" dediğini görmemiş, duymamış olan varsa önce şu 15 saniyelik videyoyu izlesin:



Burdan başlayıp, ilginç, eülendirici ve öğretici bulacağınızı umarak, "bilimsel ve düşüncesel" ;) birşeyler yazmaya çalışayım.

Yıllardır Erdoğanı Atatürkle karşılaştırma çabalarına tepki verenler, "Erdoğan Atatürkün" saçının teli, tırnağı, kesip attığı tırnağı, tek bir tırnağı, tırnağının kiri, ayağı, bashmakının tozu, kapısında köpeği, köpeği değil boku, boku, zerresi, kılı, vb. "bile olamaz" diye yazıp duruyordu. (Tırnak içindeki sözcükleri İnternette ararsanız, bu tür anlatımları bulursunuz. Hatta iyice terbiyesiz birilerinin "Erdoğan Atatürkün götünün kılı bile olamaz" diye yazmış olduklarını da bulursunuz belki... ;)

Son günlerde birilerinin Erdoğanın götünün kılı olmakla onu yüceltmeye çabalamalarının nedeni, işte bu yıllardır aşağılanmış olmasının, olmalarının sonucudur sanırım. Bence ilginç bir oluşum, oysa burda benim asıl konum bu değil.

Bu "göt kılı" olayı bana bir süre önce İnternette, beni çok eğlendirmiş olan, bir yazı görmüş olduğumu anımsattı ve arayıp, birçok sitelerde kolayca buldum. İlahiyatçı-yazar! Doktor! Jale Şimşek'in yazısıymış.

http://www.islamisorucevap.com/ziyaretci-sorusu-25

Kısa alıntılar yapacağım o yazının tümünü, alıntılarımı denetlemek ve tümünü okumak isteyenlere kolaylık olsun diye, başka bağlantılar da vererek en alta ekledim. Yazıda şu tür bilgiler var:

--- Tıraş edilmesi sünnet olan etek bölgesi avret yerlerinin çevresi ve üst kısmıdır.
--- İslamî kaynaklarda etek tıraşı için "ânet" kelimesi kullanılmıştır ki, buna "dübür" dâhil değildir.
--- Demek ki, "dübürü"ü tıraş etmenin ya da etmemenin bir günahı yoktur.

Şimdi burda kişinin aklına, elinde olmayarak, Erdoğanın dübürünün kılları tıraşlımıdır değilmidir sorusu takılıyor...(?) Bu sorunun yanıtı, beni ilgilendirmese de, Erdoğanın götünün kılı olmaktan gurur duyanları ilgilendirir diye düşünüp, sormuş olalım... ;) Ve yazıyı okumaya devam edelim:

--- Her hafta etek tıraşı olmak, bıyıkları kısaltmak, koltuk altını temizlemek, tırnakları kesmek sünnettir.

Göt kılıyla bıyıktan, ayni cümlede, yan yana söz edilmesinin de bir gizemi olsa gerektir sanırın...(?) Özellikle "ânet" sözcüğünün "günah, zinâ" demek olması açısından. (Sizleri bilemem, oysa Türkçe yazarken, arapçadan arapçaya çeviri yapmak durumunda kalmak beni utançtan ağlamaklı ediyor)... :((

Yeri gelmişken belirteyim. Benim "am, sik, göt, vb." diye konuşmalarımı sövmek olarak görenler yanılıyorlar. Ben bunu yapmakla, kendi dilimizi konuşmaktan utanmamamızı savunuyorum ve vurguluyorum. Arap "dübür" demekten utanmıyorsa, İngiliz "anüs" demekten utanmıyorsa, Türk neden "göt" demekten utansın?

Arabın dübürü Türkün götünden dahamı temiz..!? "Ferç" "am"dan dahamı namuslu..!? "Vajina" "am"dan dahamı "medikal"..!? "Penis" "sik"ten dahamı uygar..!? "Kamış" "yarak"tan dahamı romantik..!? Hayır değil! Göt demeye utanıp dübür diyen kim bilir kaç Türkün kulağı benim götümden daha pistir... :((

Neyse, konumuza dönelim. Kimileriniz bilir benim burda AKPliler "badem bıyıklı" diyenleri düzelttiğimi ve benim kadar terbiyeli olamayanlara "kırpık bıyıklı" türü bir ad takmalarını öneregeldiğimi. Ben kendim bunlara hep "amcık kılı bıyıklı" ve "amcık ağızlı" dedim ve diyorum. Bu yazıyı okuduktan sonra kullandığım bu anlatımların ne kadar uymuş, yerini bulmuş olduğunu daha iyi anladım. Açıklayınca, sizlerden bile hak verenler çıkabilir.

Benzetilgi olarak, ağızlarıyla bir birlerinin, bir yerlerini yaladıkları toplum yaşamlarında apaçık ortada. Özel yaşamlarında ağızlarıyla "cima" da yapıyorlarsa, üstüne kaymak olur. Dolayısıyla, benim bunların bıyıklarını "avret, anet" yeri kıllarına benzeterek, bunlara "amcık kılı bıyıklı" demem hiç haksızlık değil.

Ayni biçimde, ağızlarıyla yalan söyleyerek, başkalarını aşağılayıcı, inciltici sözler söyleyerek, dil "zinâsı" işleyerek "günaha" da giriyorlar. Dolayısıyla, benim bunlara Türkçe benzetilgi bir deyim kullanarak, "amcık ağızlı" demem de hiç haksızlık değil. ("Benzetilgi" diye bir sözcük yoksa, "mecazi" demek anlamında ben uydurmuş ve Türkçeceye kazandırmış olayım :)).

Yazıda daha sonra saç, sakal, kaş, burun, bacak, göğüs, vb. kılları konularına giriliyor. Hangi kılların, makas, cımbız, ağda, ot, taş, yolma vb. ne tür alet ve yöntemlerle kesilebileceği, alınabileceği belirtiliyor.

--- Saçın bir kısmını kökten tıraş etmek, bir kısmını bırakmak mekruhtur.
--- Burun kıllarını çekmek mekruhtur. Makasla keserek kısaltmak sünnettir.
--- Erkeklerin sırt ve göğsünü tıraş etmesi edebe aykırıdır.
--- Kocanın hoşlanmadığı kılların temizlenmesi kadına vaciptir.
--- Takma saç ve takma kirpik , dövme yaptırmak, dişini inceltmek, kaş ve kirpik yolmak yasak.
--- Kadının bacağındaki kılları gidermesinde de bir mahzur yoktur.

Bunları biraz da size ilerde yararı olabilecek bilgiler olarak yazıyorum. Bu islamo-faşo diktatörlüğü deviremezseniz, yaptıkları "düzenlemeler" saat kaçta alkol içebileceğinle, hangi renk dudak boyası sürebileceğinizle sınırlı kalmayacak, çok yakında dübürünüzün kıllarını bile "düzenleyecekler"...

Ve yazı aynen şu sözlerle bitiyor: "Kadınların yüzlerindeki kılları yolması, kaşlarını inceltmesi, kirpiklerini uzatması konusunun şer'i hükmü İslam alimlerini bir hayli meşgul etmiştir. ..... bu ifadenin hangi fiilleri kapsadığı İslam hukukçuları arasında tartışma konusu olmuştur".

İşte arkadaşlar, bu "islam alimi" denen azgelişmişlerin beyinleri ve "ilimleri" ancak böyle kıldan, boktan şeylerle uğraşmaya yeter.

Bu arada, "şer'i hüküm" ne demek anlayamadıysanız, yardımcı olayım. "Usulü fıkıh âlimleri Şer'î hükmü şöyle tarif ettiler: Şer'î hüküm; iktiza, tahyir veya vazi ile kulların fiilleriyle alakalı Şâri'nin hitabıdır". Anladıysam arap olayım dediyseniz, henüz umudunuzu kesmek için erken. Bu toplumda, Erdoğanın götünün kılı olanlar olduğu ve bu islamo-faşo diktatörlük devrilip, gömülmediği sürece, bir gün gelecek yukardaki "şer'i hüküm" tanımlamasını anlayabilecek kadar araplaştırılmış olacaksınız...! :((

Son olarak, "islam hukukçuları" deyiminin de çok anlamsız bulduğumu belirterek bitireyim. İslamda, çağdaş anlamıyla, yurttaşların kendi seçimleriyle benimsedikleri, toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasalar anlamında bir "hukuk" yoktur; "şeriat" vardır ve anlamı da "ilahi emirler, yasaklar ve cezalar" demektir.

"Dübürünüzün kıllarının istikbali" için, bu yazdıklarıma kulak asarsınız umarım... ;)

MK

============================================================================

http://www.1forum.tc/islam-ve-insan/erkek-ve-kadinlarda-kesilmesi-caiz-olan-killar-ve-kesilmesi-caiz-olmayan-killar-neler-185890.html

http://www.frmtr.com/islami-sorular-ve-cevaplar/3391219-mahrem-bolgelerindeki-ve-koltuk-altindaki-killar-hakkinda.html#post32395611

C: mahrem bölgelerindeki ve koltuk altındaki kıllar hakkında.

Etek ve kasık arası tüylerinin temizliği, göbek altından başlayıp avret mahhalindeki kılların alınmasıyla gerçekleşir. Bu temizlikte dübürün yani dışkı yerinin etrafındaki kılların da alınıp alınmayacağı konusu sık sık sorulmaktadır.

İslamî kaynaklarda, etek tıraşı için daha çok "'ânet" kelimesi kullanılmıştır. (Misal olarak bk. Gazalî, İhya, I/146, ) ki, bu tâbirde, "dübür" dâhil değildir.

Nitekim İmam Nevevî, bu konuda şu bilgiyi vermektedir: "Tıraş edilmesi sünnet olan etek bölgesi: Her iki cins için, bilinen avret yerlerinin çevresi ve üst kısmıdır. İbn Sureyc'e nispet edilen "kiştabu'l-Vedâi'" adlı eserde-ki bu kitabın İbn Sureyc'e ait olduğunu zannetmiyorum- dübürün çevresindeki kılların tıraş edilmesinin de sünnet olduğuna dair bir bilgi gördüm. Bu doğru değildir. İtimada şayan hiçbir kaynakta böyle bir şeye rastlamadım. Şayet kirlenmeye sebep olduğu düşünülerek tıraş edilirse, bunda da bir sakınca yoktur." (Nevevî, el-Mecmu, I/289).

İslamî Kaynaklara göre, bu temizleme işi, kişilerin kolayına geldiği şekilde; kılları yolarak, "Kils taşı/kılları söken bir ilaç"la veya tıraş ederek yapılabilir.

Demek ki, "dübürü"ü tıraş etmemekten dolayı herhangi bir günah söz konusu değildir. Ancak dübürün etrafındaki kılları almanın da bir günahı yoktur.

Her hafta etek tıraşı olmak, bıyıkları kısaltmak, koltuk altını temizlemek, tırnakları kesmek sünnettir. Şayet başındaki saçını da tıraş etmeyi adet edinmişse, onu da haftada bir tıraş etmesi sünnettir. Bunları kırk günden fazla yerine getirmemek -bütün mezheplere göre-mekruhtur(bk. Cezerî, el-Fıkhu ala'l-Mezahibi'l-arbaa, 2/44-46; Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslamî, 1/311).

Hanefilere göre bu tahrimen mekruhtur(bk. Cezerî, el-Fıkhu ala'l-Mezahibi'l-arbaa, 2/45).

Ayrıca normal saç tıraşının zamanı saçın dağınık, çirkin bir şekil almasına meydan vermeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Çünkü Efendimiz(a.s.m): "Başında saçı olan ona ikramda bulunsun/düzgün tutsun, bakımını-temizliğini yapsın"(Neylu'l-Evtar,1/123) buyurmuştur. Saçın bir kısmını kökten tıraş etmek, bir kısmını bırakmak mekruhtur. Bu, efendimizin uygulamasına aykırıdır(bk. Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslamî, 1/311).

Şafii mezhebine göre, burun kıllarını çekmek mekruhtur. Eğer fazla uzadıysa, -makasla- keserek kısaltmak sünnettir(bk. Cezrî, a.g.e. 2/44).
Hanefîlere göre; burundaki kılları çekmek doğru değildir. Çünkü bu hastalık yapar. (Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım; İbn-i Âbidîn)

Malikîlere göre, -erkek olsun, kadın olsun-güzelliği bozan, insanı rahatsız eden bedendeki bütün kılların temizlenmesi caizdir. Kocanın hoşlanmadığı kılların temizlenmesi ise, kadına vaciptir(Cezerî, el-Fıkhu ala'al-mezahibi'l-arbaa-, 2/45).

Hanefîlere göre, erkeklerin sırt ve göğsünü tıraş etmesi edebe aykırıdır( Cezerî, a.g.y.)

Bu ifadeden anlaşılıyor ki, Hanefilere göre de sırt ve göğüs kıllarını aldırmak, haram veya tahrimen mekruh değildir. Olsa olsa, tenzihen mekruhtur, edebe aykırıdır.

Kasıklar, en geç kırk gün içerisinde mutlaka tıraş edilmesi gertekir.. Koltuk altlarını yolmak sünnet olmakla beraber tıraş etmekte de bir sakınca yoktur. Tıraş edilen, yolunan ve kesilen kılları gömmek mendup, hela ve hamama atmak mekruhdur. Bunun hastalığa sebep olabileceği söylenmiştir (Kurtubî, el-Camiu lî-Ahkâmi'l-Kur îm, II,105; Alâuddîn Abidîn, el-Hediyyetu'l-Alâiyye, s. 335).

Bu temizlik, bütün peygamberlerin şeriatlarında var olagelen bir temizliktir. Bu temizliğin cünüp iken yapılması mekruhtur. Uygun olanı, kişiye gusül farz olmadan bu temizliklerin yapılmasıdır. Bedenden ayrılan her parça temizken ayrılmalıdır.

Beden temizliğinde kullanılan malzemenin ve âletlerin ayrı bir yerde, özel kaplar içerisinde, mikrop kapmıyacak şekilde muhafaza edilmesinde zaruret vardır. Çoğu zaman temizlik sırasında kesilmeler, kanamalar görülebilir. Temiz olmayan makine ve malzemedeki mikroplar da bu kanla bedene karışabilir, küçük bir ihmalden büyük bir rahatsızlık durumu ortaya çıkabilir.

Ayrıca bu kılları tüy giderici maddelerle gidermek de mümkündür.

Kadınlar için vücuttaki tüylerin durumu;

Cenab-ı Hak her insanı ayrı bir güzellikte yaratmıştır. Birlik mührünün açıkça okunduğu insan simasındaki güzellik, fıtrî ve tabiî olanıdır. Bunu muhafaza etmek, sahip olduğu özellik ve güzelliklere şükredip, Allah'ın uygun görüp ihsan ettiği kadarına razı olmak kulluğun bir derecesi ve işaretidir.

Bunun için hayatî ve zarurî bir maslahat yoksa, vücutta bulunan mevcut durumu değiştirmeye gitmemek lâzımdır. Çünkü böyle rast gele yapılan bir tasarruf insanı ağır bir mes'uliyet altına sokabilir.

Bir zaruret yokken insan bedeni üzerinde yapılan değişiklikleri şiddetle yasaklayan Peygamberimiz (a.s.m.), başına ilâve saç takana, cildine dövme yapana ve yaptırana, güzelleştirmek maksadıyla dişini inceltip seyrekleştirene, kaş ve kirpiklerini yolan kadınlara, Allah'ın yarattıklarını değiştirdikleri için ilahi rahmetten uzak kalmış olacaklarını bildirmiş ve ikazda bulunmuştur.

Fıkıh alimleri bu hadisten hareket ederek yüzünde sakal ve bıyık biten kadının onları gidermesinin caiz olacağını; ancak kaşları inceltmenin, tabi şeklinden çıkarmanın, kirpikleri düzeltmenin veya takma kirpik kullanmanın caiz olmadığını belirtirler. Çünkü diş, kaş ve kirpik birer aza mesabesindedir. Aslında olmayıp sonradan biten yüzdeki kıllar ise bu sınıfa girmediğinden, kadının bunları gidermesin de bir mahzur görülmemektedir. Aynı şekilde kadının bacağındaki kılları gidermesinde de bir mahzur yoktur. Çünkü bu kaş gibi bir uzuv mesabesin de değildir.

Fıkıh kitaplarına baktığımızda şu hükmü görmekteyiz:

- Kadını çirkinleştiren yüzdeki tüyler alınır. Erkeklerde görülen sakal, bıyık gibi şeylerin kadınlarda görülmesi halinde; alınması câizdir.

"İbn-i Âbidin, sakal ve bıyığın kadında fıtrat olmadığını, bu sebeple (eğer çıkarsa) kesilmesinin (müstehab) olacağını beyan etmiştir!

Bu kılları gidermenin en uygun yolu tıraş olmak değil, ağda, pudra veya benzeri tıbbî şeylerle yolmaktır." ( Kadın İlmihali, Mürşide Uysal, s. 370)

Anlaşılan odur ki, dindar hanımın kendini beyine karşı cazip duruma getirmesi müstehabdır. Beyini yabancıların cazibesinden korumuş olma hikmeti de vardır bunda.

Kaşların arasında ya da kaşların kenarlarında biten kıllara gelince:

"Normal kadın kaşının bir şekli (normal sayılan şekilleri) vardır. Bunların dışına çıkan, göze sakil (çirkin) gelen, sahibini çirkin gösteren ve bu yüzden onu rahatsız eden fazla kıllar alınabilir. Normal kaşları, modaya uyarak inceltmek, yerlerini değiştirmek... caiz görülmemiştir." (Prof. Dr. Hayreddin Karaman)

Kadınların yüzlerindeki kılları yolması, kaşlarını inceltmesi, kirpiklerini uzatması konusunun şer'i hükmü İslam alimlerini bir hayli meşgul etmiştir. Hz. Peygamber'in (sas) bu konu ile ilgili bir hadisinde; "Allah yüz tüylerini yolan ve yolduran kadına lanet etsin." (Buhari, 'Libas', 84; Müslim, 'Libas', 120) buyurmuş olması, bu ifadenin hangi fiilleri kapsadığı İslam hukukçuları arasında tartışma konusu olmuştur.

Alimlerin çoğuna göre; kadının kocasına güzel gözükmek için ve onun izni ile yüzünde, kadınlara mahsus olmayan tüylerin (sakal, bıyık tüyleri) bitmesi halinde bunları alması, güzelleşmek için makyaj yapması, kaşlarının etrafındaki dağınık tüyleri (iki kaş arası, etrafı) alması caiz olup, hadisteki yasak, kadının dışarı çıkmak için, yabancılar için yüz kıllarını yolması ve kaşlarını alması ile ilgilidir.

Sonuç olarak, hadiste yasaklanan kıl koparmayı, herhangi bir hastalık veya illet sebebiyle kadının yüzünde sonradan biten ve yüzünü çirkinleştiren yüz kıllarını (sakal, bıyık kılları) koparma değil de, başkalarına güzel görünmek maksadıyla kaşları inceltmek veya yukarı kaldırmak için kaş kıllarını yolmak, almak olarak anlamak daha doğrudur.

İnsan, Allah'a inandığı, inanması ölçüsünde Rabb'inin kendisine emanet ettiği vücudundan ötürü saygılı olması, nimetlerine şükürle karşılık vermesi gereğindendir. Bunun için Müslüman hanımın, Allah'ın (cc) yüzüne verdiği güzelliği bozmadan muhafaza etmesi esere olan saygısının, ruh ve gönül huzurunun manevi ışıltısını yüzüne aksettirerek güzelliğine güzellik katabilmesi ise, eserin sahibi Yüce Allah'a olan sevgisinin ifadesidir.

(Dr. Jale Şimşek)

============================================================================

http://www.sozluksu.com/osmanlica_turkce_sozluk-203/anet-anlami.html

ANET : Günah. Zinâ . * Helâk. * Fesâd. * Meşakkat. * Kalb darlığı. * Hata. Galat. * Tıb: Kırılan bir kemiğin sarıldıktan sonra tekrar kırılması.
okeyci
2013-06-22 13:25:31 UTC
Permalink
Pek ugrasmissin... :-)

Halbuki halkin /burjuva devletin türleri arasinda secim yapma diye bir
derdi yoktur, olmamalidir. Bu anlamda, ister fasistler, ister ilahi(!)
makam tarafindan dikte edilsin, tüm kanunlar halkin karsisindadir.
Üstelik, dinin devlet tarafindan tüm zamanlarda halki zapt-ü rapt
altinda tutmak icin kullanilan mekanizmalardan birisi oldugu da bir sir
degildir. Aradaki nüans, birinde Nazim"in "Vatan" siirindeki vatan'a(!)
karsiysan hainsin, digerinde ser'i hükümlere karsiysan kafirsin; ikisine
göre de tepelenmen gerekir.

Bizdeki laisizm veya batidaki sekülerizm halki sömürülmekten ve
ezilmekten kurtarmamistir. Böyle bir iddiasi da yoktur zaten. Dini
referens alan devletler de ayni durumdadir. Devlete/sisteme karsi
ciktiginda, bunlar arasindaki bazi farklarin cok da önemli olmadigini
görürsün.

Yasam tarzi konusunda ise tüm devletlerin bazi sinirlama/kisitlamalari
var. Yani, VAR!
Boğuldu Öldü
2013-06-22 16:33:21 UTC
Permalink
Öncelikle, sen İsrail'e gitte onların judeo-faso'lugunu gör. Çöpçüye tuzak kurdular ve çok feci dövülecek! Sen turkun kulağına değil kendi boklu Yahudi gotune bak!
Loading...