Discussion:
Nazım Hikmet 58. ölüm yıldönümünde Moskova'da anılacak
(too old to reply)
vural korkmaz
2021-06-04 02:38:54 UTC
Permalink
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/nazim-hikmet-58-olum-yildonumunde-moskovada-anilacak-1841008

Nazım Hikmet 58. ölüm yıldönümünde Moskova'da anılacak

Türk şiirinin evrensel ismi Nazım Hikmet Ran, hayata gözlerini yumduğu Moskova’da, ölümünün 58. yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılacak.

cumhuriyet.com.tr
01 Haziran 2021 Salı, 18:01

Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü, Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Rusya ve Doğu Kulübü ile birlikte, toplumcu gerçekçi edebiyatın en önemli isimlerinden Nazım Hikmet'in ölüm yıl dönümüne özel etkinlikler gerçekleştirileceklerini açıkladı.

Nâzım Hikmet'in yaşamına ve eserlerine dayanan “1.Uluslararası Bilimsel ve Uygulamalı Gençlik Konferansı" 2 Haziran 2021 saat 12.00 de Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsünde düzenlenecek.

"Şairin sınırları ve zamanları aşan sesi: Kültürler arası bağlamda Nazım Hikmet’in yaratıcı mirası" başlıklı konferansın
temaları ise 'Çağdaş Türk Edebiyatı: Nâzım Hikmet ve çağdaşlarının şiirsel mirası' ve 'Türkiye ve SSCB'deki düşünce tarihi ve siyasi rejimlerin ideolojik kökenleri: Nâzım Hikmet'in hayatı ve eserlerinin dünya bağlamında etkisi' olacak.

Etkinlikte akademisyenler ve öğrenciler sunum gerçekleştirecek ve derece alanlara sertifika verilecek.

Öte yandan, bu yılki "Nazım Hikmet Dostluk Ödülü" Rusya ve Türkiye arasındaki kültür ilişkilerine, bilim ve eğitim alanındaki iş birliğinin pekiştirilmesine katkılarından dolayı Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü adına Enstitü Direktörü Igor I. Abylgaziev’e T.C Büyükelçisi Mehmet Samsar tarafından takdim edilecek.

Şairin hayata gözlerini yumduğu gün olan 3 Haziran Perşembe günü ise büyükelçilik, Yunus Emre Enstitüsü, Rus-Türk İş Adamları Derneği (RTİB) ve Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın katılımıyla şairin mezarında anma ve çiçek koyma töreni gerçekleştirilecek.


İlgili Haberler:

Nazım Hikmet 58. ölüm yıldönümünde Bodrum'da anılacak

DİSK, Nazım Hikmet'in 'İstanbul'da 1 Mayıs' şiirini besteletti

Buca'da Nazım Hikmet Parkı'na saldırı

İmamoğlu, Nazım Hikmet'in eserini okudu
vural korkmaz
2021-06-04 02:41:02 UTC
Permalink
Komunizm "zenginden al yoksula ver" prensibi uzerinde icad edilmis, acimasiz bir diktatorluk olmaktan ileri gidememis, olu dogmus ve icad edildigi Avrupa dahil butun dunyada iflas etmistir. Nazim Hikmet Ran, zenginin mal varliginin, buyuk bir hizla patlayan dunya nufusunu beslemekten cok pek cok uzak olusunu gorememistir.

Turk dilinin sayili ustalarindan ve Turkiye'nin en unlu komunistlerinden biri olan Nazim Hikmet Ran bile ne yazik ki Komunizmin insan kitlelerinin ihtiyaclarina cevap verememis ve de veremez oldugunu, insan kitlelerinin tek istediginin, temel insan hak ve ozgurluklerinin kosulsuz ve esit olarak esas oldugu, demokratik serbest pazar ve kapitalizm oldugunu bilememis, anlayamamistir.

Turkiye'de Marximi, Komunizmi yerlestirmek icin, Nazim Hikmet Ran kendi gibi bazi cahil ve saf insanlari emperyalist guclerin acimasiz zindanlarina surmus, buyuk acilara, izdiraplara neden olmustur.

Turkiye'de ve butun dunyada yapilmasi gereken tek seyin, butun yurtdaslarin temel insan hak ve ozgurluklerine esit ve irk, cins, kultur, dil, din vb gozetmeksizin kosulsuz olarak sayginin yasa altinda ve vicdanlarda tahakkunu saglamaktir. Bunu sezmek ve anlamaktan uzak, Nazim Hikmet Ra, ustasi oldugu Turk Dilini kullanarak bu gayeye herhangi bir katkida bulunamamistir.

Ataturk'un "Kalici ve gercek bir baris icin dunya yurtdaslari kendilerini haset, acgozluk ve kinden uzaklasacak sekilde egitmelidir." unlu ogudunu Nazim Hikmet anlayamamistir.

Nazim Hikmet Ran, Turk dili ustaligini kullanarak ve 600 yildan fazla Osmanli boyudurugu altinda ezilmis yoksullugunu istismar ederek Turkiye'yi bir Marxist Komunist ulkeye donusturmek istemis ve pek cok saf ve cahil kimsenin hapislerde daragaclarinda azap cekmelerine sebeb olmustur. Herhalde bunda bir buyukluk, durustluk ve ogunulacek bir sey goremiyorum.

Sayet Nazim Hikmet Ran Turkiye'yi bir Marxist Komunist rejime donusturmeyi basarsaydi, bugun Turkiye, ayni diger butun Marxkist Komunist ulkeler gibi son derece yoksul, acimasiz, Rus cizmesi altinda bir diktatorluk olacakti. Gerci, bugun Turkiye Islamist, gerici, son derece yolsux ve Neo-Osmanli Tayyip ve AKP cetesinin boyundurugu altinda Ataturk ve arkadaslarinin kurdugu laik ve modern Turkiye'den yavas yavas uzaklasiyor, fakat yine de Turkiye icinden cikamayacagi bir Marxist Komunist diktatorluk degil.

Insan kitlelerinin tek istedigi, emperyalizm, Kominizm ne de Marxism degil, temel insan hak ve ozgurluklerinin esas oldugu demokratik serbest pazardir, bunun da adi gercek demokratik kapitalizmdir. Turk Ulusu ve butun yoksul uluslar ancak boylelikle kalkinabilir ve cagdas uygarlik seviyesine yukselelebilr.
benboru1
2021-06-05 10:00:33 UTC
Permalink
Komunizm "zenginden al yoksula ver" prensibi uzerinde icad
edilmis, acimasiz bir diktatorluk olmaktan ileri gidememis,
olu dogmus ve icad edildigi Avrupa dahil butun dunyada iflas
etmistir.
Komünizmden anladığınınız, papağan beyinlilerin ezberleyebileceği
birkaç sözcükten ileri geçemiyor... :(

Komünizmi Batı Avrupa ve Amerikada denemek isteyen ilericiler
olmuştur ancak güçlü varlıklılarca acımasızca bastırılmışlardır.

Zaten yoksul ülkelerde denenen komünizmim başarılı olmasını
beklemek de aşırı iyimserliktir. Olmayan varlığın nesini yoklsula
dağıtacaksın?

Hindistanda birkaç milyarder varlıklı var oysa Hindistanın nüfusu
da bir buçuk milyar. Varlıklıdan alıp yoksula versen kişi başına kaç
rupi düşecek?

Yine de komünizm hiç bir ülkede başarılı olamamış demek doğru
değil ve diyenin bilgi sığlığını gösterir ancak.

İşin acı yanı, para babalarının, tanrılara inanan en yoksul böcek
beyinlileri komünizme karşı kullanmış olmalarıdır. Yani, konu
'para elden gidecek' demeye beş kuruşu olmayanları bile 'din
elden gidecek' diye komünizme karşı savaştırabilmiş olmalarıdır.
Sayet Nazim Hikmet Ran Turkiye'yi bir Marxist Komunist rejime
donusturmeyi basarsaydi, bugun Turkiye, ayni diger butun
Marxkist Komunist ulkeler gibi son derece yoksul, acimasiz, Rus
cizmesi altinda bir diktatorluk olacakti. Gerci, bugun Turkiye
Islamist, gerici, son derece yolsux ve Neo-Osmanli Tayyip ve
AKP cetesinin boyundurugu altinda Ataturk ve arkadaslarinin
kurdugu laik ve modern Turkiye'den yavas yavas uzaklasiyor,
fakat yine de Turkiye icinden cikamayacagi bir Marxist Komunist
diktatorluk degil.
Kendin de inandırılmış bir göt kafa olduğunun bilincindesin oysa
kendini kendinden kurtaramıyorsun.. :( Türkiye bin beşyüz yıldır
içinde yüzdüğü arap-islam lağımında başını kaldırıp bir doksan
yıl soluk alabilecekmiş gibi oldu oysa yine kendine döndü ve
daldı dibine. Benim öngörüm en az iki yüzyıldan önce bir 'reklam
arası' olmayacak.....

MK
Kartal
2021-06-05 15:31:18 UTC
Permalink
On Thu, 3 Jun 2021 19:41:02 -0700 (PDT), vural korkmaz
Post by vural korkmaz
Turkiye'de Marximi, Komunizmi yerlestirmek icin, Nazim Hikmet Ran
kendi gibi bazi cahil ve
saf insanlari emperyalist guclerin acimasiz zindanlarina surmus, buyuk
acilara, izdiraplara neden olmustur.
hassiktir
Post by vural korkmaz
Nazim Hikmet Ran, Turk dili ustaligini kullanarak ve 600 yildan fazla
Osmanli boyudurugu altinda ezilmis
yoksullugunu istismar ederek Turkiye'yi bir Marxist Komunist ulkeye
donusturmek istemis ve pek cok saf ve cahil kimsenin hapislerde
daragaclarinda azap cekmelerine sebeb olmustur. Herhalde bunda bir
buyukluk, durustluk ve ogunulacek bir sey goremiyorum.

!!!!!!!!!!!!!!!!! ISPATSIZ MESNETSIZ KENDI DUDUGUNU CALIP TATMIN OLACAK

YURRRU TAS ARABASI hassiktir pis kUrbaga bogul SIKTIR GIT

KAPIYI KAPA ARKANDAN .. DALYARAK

uKELALIK TAN BASKA BIR SEY DEGIL LAF KALABALIGI BIR BASKA TURK DUSMANI
DAHA
Yusuf Oz
2021-06-05 21:43:13 UTC
Permalink
Nazim Hikmet sen ne buyukmussun ki bugun dahi arkandan sana saldirmak
isteyenler var . Hazim edemediklerini kusanlar . Inanamiyorum bak ne
diyor densiz rezil yaratik. Vural Korkmaz mis sozde ( aka boguldu
oldu )

" Nazim Hikmet Ran kendi gibi bazi cahil ve saf insanlari emperyalist
guclerin acimasiz zindanlarina surmus,,,,,"

Allah senin belani versin pis yaratik. Sen kimsin ki Nazim Hikmet e
boyle soylersin. Nedir misyonun. Asil seni bu kadar cahil yapan
nedir? Yazdigin bir cok yazidan yalniz , kindar kotu bir kisiligin
oldugun belli. Cocukken sana yapilanlarin acisini almya ugrasiyorsan
git onu ailen ile coz.

Nazim Hikmet e cahil diyecek kisinin bence yasayacak yeri yoktur
Senin neyini tenzih edeyim, Cahilsin, bilgisizsin, kustahsin
Yusuf Oz
2021-06-05 22:15:27 UTC
Permalink
On Thu, 3 Jun 2021 19:41:02 -0700 (PDT), vural korkmaz
Post by vural korkmaz
Komunizm "zenginden al yoksula ver" prensibi uzerinde icad edilmis,
100 metrede
çiftle?en iki sine?i seçebilen iki gözüm,
elbette gördü
iki ayakl?lar?n
ikiye ayr?ld???n?

Sen benim hangisinden oldu?umu anlamak istiyorsan
ceb?me sok
kafan?

orda
ayd?nl??? okuyan kara ekmek
sana do?ruyu söyler
Post by vural korkmaz
Turkiye'de Marximi, Komunizmi yerlestirmek icin, Nazim Hikmet Ran kendi gibi bazi cahil ve saf insanlari emperyalist guclerin acimasiz zindanlarina surmus,
Hoduksun hoduk gelmissin hoduk gideceksin,
Git kafani bir solucan deligine sok
benboru1
2021-06-05 09:30:58 UTC
Permalink
Post by vural korkmaz
Nazım Hikmet 58. ölüm yıldönümünde Moskova'da anılacak
Türk şiirinin evrensel ismi Nazım Hikmet Ran.....
Şairin hayata gözlerini yumduğu gün olan 3 Haziran.....
Şair ve şiir arapça. Yani Nazım Hikmet Türk şairi olamaz.
"Ve" de arapça "wa"nın ince seslisi. Boktürkçe'de en sık
kullanılan ikinci sözcük. "Yani" de arapça. Konuşurken
sayın bakalım dakkada kaç kez "yani" diyorsunuz. Bir de
açın Suriye, Irak, vb. TV'lerini izleyip, sayın dakkada kaç
kez "wa" ve "yani" diyorlar. Ayni oranda. Ne ilginç değilmi?

Nazım Hikmet, ondan önce ve sonra gelen, Türk şairi denen
bütün öbürleri gibi olsa olsa Turk-ia'lının ince seslisi Türk-iye'li
Boktürkçe şiirler yazmış bir Boktürk şairi olabilir ancak...

Ne mutlu Boktürküm diyene!

MK
Kartal
2021-06-05 12:59:30 UTC
Permalink
Post by benboru1
Post by vural korkmaz
Nazım Hikmet 58. ölüm yıldönümünde Moskova'da anılacak
Türk şiirinin evrensel ismi Nazım Hikmet Ran.....
Şairin hayata gözlerini yumduğu gün olan 3 Haziran.....
Şair ve şiir arapça. Yani Nazım Hikmet Türk şairi olamaz.
"Ve" de arapça "wa"nın ince seslisi. Boktürkçe'de en sık
kullanılan ikinci sözcük. "Yani" de arapça. Konuşurken
sayın bakalım dakkada kaç kez "yani" diyorsunuz. Bir de
açın Suriye, Irak, vb. TV'lerini izleyip, sayın dakkada kaç
kez "wa" ve "yani" diyorlar. Ayni oranda. Ne ilginç değilmi?
Nazım Hikmet, ondan önce ve sonra gelen, Türk şairi denen
bütün öbürleri gibi olsa olsa Turk-ia'lının ince seslisi Türk-iye'li
Boktürkçe şiirler yazmış bir Boktürk şairi olabilir ancak...
Ne mutlu Boktürküm diyene!
MK
Nazim Hikmete bok atmak sana yakismamis.
Madem bokluk o bokluk icinden cikip kendini kurtarabilmis duygularini
satirlara dusundurucu bir sekilde ozenle kayit edebilme yetenegine
sahip bir kisi ile ancak ovunmek dogru harekettir.

Senin bu Turkiye ve Turk dili hakkindaki goruslerin egitimden cikip
hakarete dondu.

Bugun dunyanin saydigi bir kisiligi senin kucultemeyecegini ogren.

Bugun en kolay kritik HAYIR , YANLIS DIYENLERIN TARZIDIR.
Evet demek cesaret ve bilgi ister.

Insan in omru bir dilin evremini icine almaz. Bu neden ile dili
duzeltmeye calisabilirsin ve o senin bir katkin olur.

Yoksa coktan olmus bir kisinin kullandigi dili elestirme hakkin yoktur.
Sen o donemde yasamadin. cevre sartlarini hisstmedin , o egitimi almadin.

Sincap gibisin sincap ..!!!! bugun burdasin 5 dakika sonra ormandasin
benboru1
2021-06-07 09:55:07 UTC
Permalink
Post by Kartal
Nazim Hikmete bok atmak sana yakismamis.
Nazım Hikmete bok atmamıştım oysa çok istiyorsan
onu da bir denerim bu kez.
Post by Kartal
Senin bu Turkiye ve Turk dili hakkindaki goruslerin
egitimden cikip hakarete dondu.
Ben gözlemlediğim gerçekleri yazıyorum. Latince Turk-ia
denen ülke bir Türk ili değil! Orda yaşayanlar Türk değil!
Orda konuşulan dil Türk dili değil!

Ben bu kişileri aşağılamıyorum. Türk olmayanların Türk
olduklarını öne sürmeleri, kendilerini buna inandırmaları
onları yüceltmez diyorum.

Ne olmaya özendiğinizle değil, ne olduğunuzla övünün
diyorum.

Hepimiz konuşmayı analarımızdan öğreniyoruz. Hepimizin
analarının bir dili var. Hepimizin bir ana dili var. Birinin ana
dili öbürünün ana dilinden üstün değil.

Soru, o ana dilimiz dediğimiz dilin nece olduğu. Turk-ialıların
ana dili Türkçe değil! Benim, senin, Nazım hikmetin, Tevfik
Fikretin, Atatürkün ana dili Türkçe değil! Bok çorbası bir dil.

Hadi çekirdeği Türkçe olduğu için Bokça demeyelim de
Boktürkçe diyelim...

Bütün anlatmak istediğim budur.
Post by Kartal
Bugun dunyanin saydigi bir kisiligi senin kucultemeyecegini
ogren.
Doğru oysa benim saygınlık duymadığım bir kişiliği de dünya
değil, galaksi gelse büyütemez.

Neyin şiir olup olmadığı tartışılır. Hangi dilde yazmış oldukları
bir yana, Nazım Hikmet, Can Yücel, vb. 'şairler' benim gözümde
yaratıcı, süslü birşeyler söyleyebilme yeteneği olan ve kısa kısa
sözcük kümelerini yan yana yazmak yerine, alt alta yazdıkları
için kendilerini şair sanmış ve sürüleri de buna inandırmış,
onların hayranlığını kazanabilmiş kişilikler...

Uyaksız, ölçüsüz oysa anlamlı, gelişi güzel sıralanmış sözcük
dizelerine şiir diyenler olabilir.

Ona karşılık, bütünüyle anlamsız oysa uyaklı ve ölçülü sesler
dizelerine şiir diyenler de var. (Bizde çok bilinmeyen bir şey.
İngilizce 'sound poetry' diye arayabilirsiniz.)

Benin en çok sevdiğim şiir, kenef duvarlarına çok yazılan:

Yağdı yağmur, çaktı şimşek
Sen demi şair oldun, eşşoleşşek

Ben bok attımmı böyle atarım... ;)

MK
Kartal
2021-06-07 12:59:49 UTC
Permalink
Post by benboru1
Post by Kartal
Nazim Hikmete bok atmak sana yakismamis.
Nazım Hikmete bok atmamıştım oysa çok istiyorsan
onu da bir denerim bu kez.
Post by Kartal
Senin bu Turkiye ve Turk dili hakkindaki goruslerin
egitimden cikip hakarete dondu.
Ben gözlemlediğim gerçekleri yazıyorum. Latince Turk-ia
denen ülke bir Türk ili değil! Orda yaşayanlar Türk değil!
Orda konuşulan dil Türk dili değil!
Ben bu kişileri aşağılamıyorum. Türk olmayanların Türk
olduklarını öne sürmeleri, kendilerini buna inandırmaları
onları yüceltmez diyorum.
Ne olmaya özendiğinizle değil, ne olduğunuzla övünün
diyorum.
Hepimiz konuşmayı analarımızdan öğreniyoruz. Hepimizin
analarının bir dili var. Hepimizin bir ana dili var. Birinin ana
dili öbürünün ana dilinden üstün değil.
Soru, o ana dilimiz dediğimiz dilin nece olduğu. Turk-ialıların
ana dili Türkçe değil! Benim, senin, Nazım hikmetin, Tevfik
Fikretin, Atatürkün ana dili Türkçe değil! Bok çorbası bir dil.
Hadi çekirdeği Türkçe olduğu için Bokça demeyelim de
Boktürkçe diyelim...
Bütün anlatmak istediğim budur.
Post by Kartal
Bugun dunyanin saydigi bir kisiligi senin kucultemeyecegini
ogren.
Doğru oysa benim saygınlık duymadığım bir kişiliği de dünya
değil, galaksi gelse büyütemez.
Neyin şiir olup olmadığı tartışılır. Hangi dilde yazmış oldukları
bir yana, Nazım Hikmet, Can Yücel, vb. 'şairler' benim gözümde
yaratıcı, süslü birşeyler söyleyebilme yeteneği olan ve kısa kısa
sözcük kümelerini yan yana yazmak yerine, alt alta yazdıkları
için kendilerini şair sanmış ve sürüleri de buna inandırmış,
onların hayranlığını kazanabilmiş kişilikler...
Uyaksız, ölçüsüz oysa anlamlı, gelişi güzel sıralanmış sözcük
dizelerine şiir diyenler olabilir.
Ona karşılık, bütünüyle anlamsız oysa uyaklı ve ölçülü sesler
dizelerine şiir diyenler de var. (Bizde çok bilinmeyen bir şey.
İngilizce 'sound poetry' diye arayabilirsiniz.)
Yağdı yağmur, çaktı şimşek
Sen demi şair oldun, eşşoleşşek
Ben bok attımmı böyle atarım... ;)
MK
Sanat egri bugru olsada anlayana duz gelir.

Her zaman ders verilmez bazen alinir da ...

Burada Nazim Hikmet e cahil diyen it in alacagi cok ders var. Insan
hakki , ozgurluk , hurriyet diye sozde kicini yirtarken Nazim Hikmet e
yapilanlar in 10 da biri onun temsil ettigi zumrede kimseye yapilmadi. (
Aralarinda katil olanlar haric )

Bazi kismini bilsen dahi bir daha oku ve dusun . Burada konusulan Turkce
oz bok mu degil burada konusulan dahi denilebilecek bir zekanin
kayitlara gecmis hali tartisiliyor. Ne mutlu anlayana ..


NAZIM HİKMET KİMDİR?

Nâzım Hikmet 15 Ocak 1902 yılında doğmuştur. Türk şair, oyun yazarı,
romancı ve anı yazarı. "Romantik komünist" ve "romantik devrimci" olarak
tanımlanır. Siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve
yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir.
Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır.

Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve
Ercüment Er adlarını da kullanmıştır. İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan
Selim imzasıyla çıkmıştır. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı

ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne
ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında
gösterilmektedir.
================
Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı
davadan yargılanan Nazım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa
cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı. 1951 yılında Türk
vatandaşlığından çıkarıldı; ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihli
Bakanlar Kurulu kararı ile bu işlem iptal edildi. Mezarı Moskova'da
bulunmaktadır.

Ailesi

Babası, Matbuat Umum müdürlüğü ve Hamburg Şehbenderliği yapmış olan
Hikmet Bey, annesi Ayşe Celile Hanım'dır. Celile Hanım piyano çalan,
resim yapan, Fransızca bilen bir kadındır. Celile Hanım, bir dilci ve
eğitimci de olan Hasan Enver Paşa'nın kızıdır. Hasan Enver Paşa,
Polonya'dan 1848 Ayaklanmaları sırasında Osmanlı İmparatorluğu'na göç
eden ve Osmanlı vatandaşı olunca Mustafa Celalettin Paşa adını alan
Konstantin Borzecki'nin (Lehçe: Konstanty Borzecki, d. 1826 - ö. 1876)
oğludur. Mustafa Celaleddin Paşa Osmanlı Ordusu'nda subay olarak görev
yapmış ve Türk tarihi üzerine önemli bir eser olan "Les Turcs anciens et
modernes" (Eski ve Yeni Türkler) kitabını yazmıştır. Celile Hanım'ın
annesi ise Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa'nın yani
Ludwig Karl Friedrich Detroit'in kızı olan Leyla Hanım'dır. Celile
Hanım'ın kız kardeşi Münevver Hanım, şair Oktay Rifat'ın annesidir.

Nâzım Hikmet'e göre, babası Türk ve annesi ise Alman, Polonyalı, Gürcü,
Çerkez ve Fransız kökenli idi. Babası Hikmet Bey, Çerkes Nâzım Paşa'nın
oğludur. Annesi Ayşe Celile Hanım, 3/8 Çerkes, 2/8 Leh, 1/8 Sırp, 1/8
Alman, 1/8 Fransız (Huguenot) kökenliydi.

Babası Hikmet Bey, Selanik'te, Hariciye Nezareti'nde (Dışişleri
Bakanlığı) çalışan bir memurdur. Diyarbakır, Halep, Konya ve Sivas
valilikleri yapmış olan Nâzım Paşa'nın oğludur. Mevlevi tarikatından
olan Nâzım Paşa aynı zamanda bir özgürlükçüdür. Kendisi Selanik'in son
valisidir. Hikmet Bey henüz Nâzım'ın çocukluğunda memuriyetten ayrılır
ve ailece Halep'e, Nâzım'ın dedesinin yanına giderler. Orada yeni bir iş
ve hayat kurmaya çalışırlar. Başarısız olunca İstanbul'a gelirler.
Hikmet Bey'in İstanbul'daki iş kurma denemeleri de iflasla neticelenir
ve hiç hoşlanmadığı memuriyet hayatına geri döner. Fransızca bildiği
için yeniden Hariciye'ye atanı

Çocukluğu

15 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. İlk şiiri Feryad-ı Vatanı 3 Temmuz
1913'te yazdı. Aynı yıl Mekteb-i Sultani'de ortaokula başladı. Bir aile
toplantısında denizciler için yazdığı bir kahramanlık şiirini Bahriye
Nazırı Cemal Paşa'ya okuyunca çocuğun Bahriye Mektebine gitmesine karar
verildi. 25 Eylül 1915'te Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi, 1918'de
26 kişi içinden 8. olarak mezun oldu Karne değerlendirmelerinde zeki,
orta derecede çalışkan, elbisesine özen göstermeyen, sinirli ve ahlakî
tavırları iyi bir öğrenci görülmektedir. Mezun olduğunda dönemin okul
gemisi Hamidiye gemisine güverte stajyer subayı olarak atandı. 17 Mayıs
1921'de aşırıya kaçan halleri bulunduğundan ordu ile ilişiği kesildi

Milli Mücadele dönemi ve gençliği

Nazım'ın ilk kez neşredilen, Mehmed Nazım imzasıyla yazdığı "Hala
Servilerde Ağlıyorlar mı?" başlıklı şiiri 3 Ekim 1918'de Yeni Mecmua'da
yayımlandı.

19 yaşındayken, 1921 yılı Ocak ayında arkadaşı Vâlâ Nureddin ile Milli
Mücadele'ye katılmak üzere ailesinden habersiz biçimde Anadolu'ya geçti.
Cepheye gönderilmeyince Bolu'da bir süre öğretmenlik yaptı. Daha sonra
Eylül 1921'de Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri
Komünist Üniversitesi’nde siyasal bilimler ve iktisat okudu. Moskova’da
devrimin ilk yıllarına tanık oldu ve komünizm ile tanıştı. 1924'te
yayınlanan ilk şiir kitabı 28 Kanunisani Moskova'da sahnelendi.

Moskova'da 1921-1924 yılları arasında geçirdiği sürede Rus fütüristleri
ve konstrüktivistlerinden esinlendi ve klasik biçimden sıyrılarak, yeni
bir biçim geliştirmeye başladı.

1924'te Türkiye'ye dönerek Aydınlık Dergisinde çalışmaya başladı, ancak
dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi
istenince bir yıl sonra tekrar Sovyetler Birliği'ne gitti. 1928’de Af
Kanunundan yararlandı ve Türkiye'ye döndü. Ancak tekrar tutuklandı.
Serbest kaldıktan sonra Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı.

1929'da İstanbul'da basılan "835 Satır" adlı şiir kitabı, edebiyat
çevrelerinde geniş yankı uyandırdı.

Hapis hayatı ve sürgünü

1925 yılından başlamak üzere şiirleri ve yazıları yüzünden hakkında
açılan pek çok davada beraat etti. Yargılandığı davaların listesi şu
şekildedir:

1925 Ankara İstiklâl Mahkemesi Davası

1927-1928 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası

1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası

1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası

1931 İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası

1933 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası

1933 İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası

1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası

1936-1937 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası

1938 Harp Okulu Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası

1938 Donanma Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası

1933 ve 1937 yıllarında örgütsel faaliyetleri nedeniyle yine bir süre
tutuklu kaldı. Barışseverler Cemiyeti'nin kuruluşunda yer aldı. 1938'de
bu kez "orduyu ve donanmayı isyana teşvik" suçlamasıyla tutuklandı ve
yargılandığı davada 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde aralıksız 12 sene
kaldıktan sonra, 14 Temmuz 1950'de çıkan Genel Af Yasası'ndan
yararlanarak, 15 Temmuz'da serbest bırakıldı. 2007 yılında vizyona giren
Mavi Gözlü Dev adlı film, Nazım'ın Bursa cezaevinde kaldığı yılları
anlatmaktadır.

Yasal olarak yükümlülüğü olmamasına karşın askere çağrılınca,
öldürüleceği endişesiyle 17 Haziran 1951'de İstanbul'dan ayrılarak,
Romanya üzerinden Moskova'ya gitti. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar
Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılmasının ardından, büyük
dedesi Mustafa Celaleddin Paşa'nın (Konstantin Borzecki) memleketi olan
Polonya'nın vatandaşlığına geçerek Borzecki soyadını aldı.

Sovyetler Birliği'nde Moskova yakınlarındaki yazarlar köyünde ve daha
sonra da eşi Vera Tulyakova (Hikmet) ile Moskova'da yaşadı. Memleket
dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa, Küba, Mısır
gibi dünya memleketlerini dolaştı, buralarda konferanslar düzenledi,
savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı.

Budapeşte Radyosu ve Bizim Radyo bunlardan bazılarıdır. Bu konuşmaların
bir kısmı bugüne ulaşmıştır.

3 Haziran 1963 sabahı saat 06:30'da gazetesini almak üzere ikinci
kattaki dairesinden apartman kapısına yürüdüğü sırada, tam gazetesine
uzanırken geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Ölümü
üzerine Sovyet Yazarlar Birliği salonunda yapılan törene yerli ve
yabancı yüzlerce sanatçı katıldı ve törenin görüntüleri siyah beyaz
olarak kaydedildi. Ünlü Novodeviçi Mezarlığı'nda (usça: ???????????
????????) gömülüdür. Meşhur şiirlerinden biri olan Rüzgâra Karşı Yürüyen
Adam figürü, siyah granitten yapılan mezar taşı üzerinde, ebedileştirildi.

Hüküm giyerek hapis yatmaya başladığı 1938 yılından 1968 yılına kadar
eserleri Türkiye'de yasaklandı. Eserleri, 1965'ten itibaren çeşitli
basımlarla yayımlanmaya başladı.

Yeniden Türk vatandaşlığına alınması

2006 yılında Bakanlar Kurulunun Türk vatandaşlığından çıkarılan
kişilerle ilgili yeni bir düzenleme yapması gündeme geldi. Yıllardır
tartışılmakta olan Nâzım Hikmet'in Türk vatandaşlığına yeniden kabul
edilmesi yolu açılmış gibi görünmesine rağmen Bakanlar Kurulu bu
düzenlemenin sadece yaşamakta olanlar kişiler için olduğunu ve Nâzım
Hikmet'i kapsamadığını belirterek bu yöndeki talepleri reddetti.
Sonradan dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, İçişleri Komisyonu'nda
"Tasarıda, şahsa bağlı hak olduğu için bizzat müracaat etmesi gerekir.
Arkadaşlarım da olumlu şeyler belirttiler, komisyonda görüşülür, bir
karar verilir" dedi.

2009 yılının 5 Ocak Günü "Nâzım Hikmet Ran'ın Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığından çıkartılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının
yürürlükten kaldırılmasına ilişkin önerge" Bakanlar Kurulu'nda imzaya
açıldı. Nâzım Hikmet Ran'a yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının
iade edilmesine ilişkin bir kararname hazırladıklarını ve bu teklifin
imzaya açıldığını ifade eden Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, 1951 yılında
vatandaşlıktan çıkartılan Ran'ın yeniden Türk vatandaşı olmasına ilişkin
önerinin Bakanlar Kurulu'nca oylanarak kabul edildiğini söyledi.

Bakanlar Kurulu'nun 5 Ocak 2009 tarihinde aldığı bu karar, 10 Ocak 2009
tarihinde Resmî Gazete'de yayınlandı ve Nâzım Hikmet Ran, 58 yıl sonra
yeniden Türk vatandaşı oldu.

Continue reading on narkive:
Loading...